Demanslı Yaşlılar İçin Manevi Bakım

 

 

DEMANSLI YAŞLILAR İLE MANEVİ BAKIM AKTİVİTELERİ

Prof. Dr. Ali SEYYAR [1]

Uzm. Dr. Mustafa KARAGÖZ [2]

Fatih AKSU [3]

Gülüşan UÇAR [4]

Zahreddin HAMDEMİRCİ [5]

 

 

1. Bakım Hizmetlerinde Maneviyat ve Manevî Açılımlar

Türk Dil Kurumunun sözlüğünde manevîyat; “maddî olmayan manevî şeyler (görülmeyen, duyularla sezilebilen, soyut, tinsel)” olarak tanımlanmıştır. Batı literatüründe manevîyat, ruhî hayatla ilgili, maddî olmayan bütün varlık ve kavramları ifade etmektedir. Manevî bakımla ilgilenen bazı batılı bilim adamları manevîyatı “kişinin, materyalin ötesinde ilişkili olduğu her şey ve bunların temel anlamlarına ilişkin içsel kaynaklarının toplamı” biçiminde tanımlar. Bu sahadaki çalışmalarıyla tanınan Alman bilim adamı Harald Walach, manevîyatın metafizik tecrübeye dayanan bir idrak, şahsî benliği aşan, onun üzerinde olan bir gerçek olduğunu söyler.

Hastalığın ve Engelliliğin Uluslararası Fonksiyon Sınıflandırması'na göre (ICF=International Classification of Functioning, Disability and Health) manevîyat; müesseseleşmiş dinî veya onun dışındaki ruhanî faaliyetlere veya sosyal hâdiselere iştiraktir (ICF; d9301). Manevîyat, geniş mânâda din (İslâm) ve dinî öğretiler şeklinde tanımlanabilir. İnsanın sahip olduğu duygu, düşünce ve manevî haslet ve hislerin bütünüdür. Batı tarzı bir bakışta, manevîyatta mutlak anlamda dinî bir unsurun bulunması şart değildir. Ancak dinin ve dinî duyguların, manevîyatın büsbütün dışında olduğu da düşünülmemelidir.

Nitekim ICF, gerekli gördüğü yerlerde manevîyatı din ile birlikte değerlendirme ihtiyacı duymuş ve 'din ve manevîyat'ın tarifini: "Ruhanî değerler ve ilâhî güçlerle bağlantı kurmak, mânâ bulmak ve kendini gerçekleştirmek için, dinî veya manevî faaliyetlere, düzenlemelere ve uygulamalara katılmak." şeklinde yapmıştır. Bunun için camiye gitmek, dua etmek veya ilâhî okumak ve ruhanî düşüncelere dalmak gibi dinî ve manevî faaliyetlerin buna dâhil olduğu düşünülebilir (ICF d930). Vahiy kaynaklarından ilhamla, inancı güçlendiren her türlü düşünce, yaklaşım ve faaliyeti içine alan manevîyat; hiçbir tesir altında kalmadan vicdan emirlerine göre, hür yaşamayı temin eden iç âleme ait kalbî ve vicdanî bir hakikattir. Bir başka ifadeyle manevîyat, Yaratan'a teslimiyete dayanan kuvvetli bir iman, hakikati bulma ümidi taşıyan tefekkür ve fıtrî sevgi gibi insanın iç dünyasıyla ilgili, ilâhî kaynaklı değerler bütünüdür.

1.1. Manevî Gereksinimler

Manevî gereksinimler; “manevî yoksunluğu azaltacak veya bireyin manevî gücünü destekleyecek ihtiyaçlardır”, “Bireyin üstün güçle/Allah ile/Tanrı ile (kişi nasıl tanımlıyorsa) dinamik ilişkisini sürdürmesi için gerekli faktör veya faktörlerdir” şeklinde tanımlanmıştır. Kişinin manevî ihtiyaçlarının karşılanması, manevî kaynaklarını harekete geçirmesi ile mümkün olmaktadır. Bireyin yaşlılığına veya hastalığına rağmen umut besleyebilmesi, hayatın anlamı ve amacına yönelik yaşayabilmesi, sevgi ve topluma ait olma duygusunu hissedebilmesi, ibadet etme isteğini gerçekleştirebilmesi, hastalığın hikmetini anlamaya dönük ve(ya) ölüm sonrası menfî düşüncelerini bertaraf eden rahatlatıcı ve tatmin edici manevî bilgiler elde edebilmesi ile manevî ihtiyaçlarına cevap verilmiş olunur.

Florence Nightingale’in de ifade ettiği gibi, “Sağlık için manevî ihtiyaçlar, vücudu meydana getiren fizikî organlar kadar önemli bir unsurdur. Hepimizin gözlemlediği fizikî durum, zihnimizi ve ruhumuzu etkileyebilir”. Bunun için manevî gereksinimlerin yalnızca hastanede yatan hastalar için geçerli olduğu görüşü doğru değildir. Pek çok yaşamsal krizde, kronik hastalıklarda, ileri yaşlarda ölüm korkusu ve çaresizlik duygularının yaşanması, güvenlik, yaşamın anlamı, sevgi, ait olma, kabul görme gibi manevî gereksinimler ön plana çıkar. Manevî gereksinimler tüm insanlar için temeldir. İnsanlar bu gereksinimleri insan ilişkileri yoluyla veya Tanrı ile ilişki kurarak karşılayabilir. Bakım veren personelin temel sorumluluğu, bireyin manevî kaynaklarını, bir başka deyişle manevî baş etme stratejilerini değerlendirebilecek bir bakış açısına sahip olmasıdır.

Ross’a göre ( ) Renetzky, manevî boyutun  3 tür gereksinimden oluştuğunu ifade etmektedir

1. Yaşam, acı çekme ve ölüm kavramlarının anlamı, amacı ve gücünü bulma gereksinimi

2. Yaşama umudu gereksinimi

3. Kendi içinde diğer insanlara ve üstün güce yönelik inanç ve güven duyma gereksinimi

Manevî boyutun bu gereksinimleri tek tek incelenecek olursa;

1.1.1. Yaşam, Acı Çekme ve Ölüm Kavramlarının Anlamı, Amacı ve Gücü:

Manevî boyutun temel kavramlarından birisi olan yaşamın anlamını Ross makalesinde ( ) Yura ve Walsh’ün tanımıyla ( ); “insanoğlunun en büyük görevi yaşamın anlamını tanımlamasıdır” şeklinde ifade ederken, Ross’a göre ( ) Stoll : “İnsan yaşamak için bir nedene gereksinim duyar ve eğer bu yoksa kişi ölmeye başlar” biçiminde açıklamıştır. Dickonson ( ) diğer birçok yazar gibi yaşamın temeli olarak, evrensel bir özellik olan yaşamın anlamına ilişkin gereksinime dikkat çekmiştir.

Salladay ve Dannel ( ) “Manevî sıkıntı yaşamı anlamlı biçimde tüketmede yetersizlik olmasıdır, bu durum boşluk ve ümitsizlik duygularıyla karakterizedir.” biçiminde açıklamışlardır. Birçok araştırmada, bireyin yaşamı anlamlı bulması ile sağlık ve iyilik durumu arasında önemli ilişki olduğu belirlenmiştir. Ross’a göre ( ) Simsen yaptığı çalışmada hastanede yatarak tedavi gören ve cerrahi operasyon geçiren hastaların, hastalığın ve hastanede yatmanın anlamını bulmaya gereksinim duyduklarını ortaya koymuştur.

Ross’a göre ( ), Renetzky; “anlam, amaç, güç ve manevî iyilik” arasında bir ilişki olduğunu ileri sürmüş, bu üç kavramın dinin etkisiyle artmasıyla, kişinin özsaygısının da arttığını, öte yandan boşluk ve işe yaramazlık duygularının azaldığını ifade etmiştir.

1.1.2. Yaşama Umudu

Umut etmek davranışların ve eylemlerin en temel motivasyon kaynağı, etkili bir yaşam gücü, yaşamda olmak ve canlılığın yaratıcısı olarak kabul edilir. Umutlu kişi, şimdiki yaşam durumunu değiştirmek ister, birey içinde bulunduğu anda yaşamında doyumsuz, rahatsız ya da hoşnutsuz olabilir. Umutlu birey birçok yolu kullanarak geleceği tekrar yapılandırmaya çalışır ( ).

Geniş bir literatür bilgisinde; ”umudun olmadığı durumda sonuç, ölüm olabilir” gerçeğini destekleyen kanıtlar sunulmaktadır ( ). Nedensel bağlantıları açıklamak güç olmasına karşın, Ross’un belirttiği gibi ( ), Blekner yürüttüğü bir çalışmasında; kendileri istemedikleri halde bakım evine yerleştirilen yaşlılar arasında ölüm oranının yüksek olduğunu belirlemiştir. Bunun nedeni olarak da ümitsizlik ve çaresizlik duygularının yaşanmasını göstermiştir.

Bu durum terminolojik olarak “pasif intihar girişimi” olarak da belirtilebilir. Yaşamda umut etmenin önemi; yalnızca yokluğunda ölüme neden olması değil, aynı zamanda umudun fazla olduğu durumlarda daha hızlı iyileşmenin sağlanması açısından da değerlendirilmelidir. Umudun hastalar üzerindeki olumlu etkisine ilişkin uzun yıllardır yapılan klinik gözlemlerle kanıtlar elde edilmiştir.

Psikiyatrist Dominian ( ), hastalarda umudun önemine dikkat çekerken, hastalıkların tıbbi prognozunun yalnızca bilimsel veriler üzerine yoğunlaşarak kurulmayabileceğini, bireyin yaşam umudu ile bağlantı kurularak ta yapılabileceğine ilişkin görüşünü belirtmiştir.

1.1.3. Kendi İçinde Diğer İnsanlara ve Üstün Güce Yönelik İnanç ve Güven Duyma

Ross’a göre ( ), Sosyolog Renetzky 30 yıldan fazla süren çalışmaları sonucunda; bireylerin kendilerine ve başkalarına inançları arttıkça yaşama umutlarının da arttığını ifade etmiştir. Ayrıca anlam, amaç, güç ve manevî iyiliğin Tanrı inancıyla paralel olarak arttığını açıklamıştır.

Başka araştırmalarda da inanç ve güvenin sağlık üzerindeki etkileri ortaya konmuştur. O’Brien yaşama olumlu, dinî bir bakış açısıyla bakan hastaların hemodiyalizin yarattığı strese daha kolay uyum sağlayabildiklerine dikkat çekmiştir.

Ross’un belirttiği gibi ( ), Martin ve Carlson inancın terapötik etkilerini incelemek amacıyla gerçekleştirdikleri iki farklı çalışma sonucunda; inancın, öfke, endişe, antibiyotik tedavisine gereksinimi ve entübasyon endikasyonunu azalttığını belirlemişlerdir.

Tüm bu gözlemlerin ışığında birçok yazar, bireyde yaşam umudu, amaç, anlam, güç, inanç ve güven var olduğunda, en üst düzeyde sağlık durumuna, yaşam kalitesine ve iyilik durumuna ulaşılabileceği sonucuna varmışlardır.

1.2. Manevî Bakım Hizmetleri ve Gerekliliği

İnsan bedensel, ruhsal, sosyal, kültürel özellikleri bünyesinde taşıyan bir varlıktır. Dolayısıyla her türlü hastada özellikle de burada asıl konumuz olan bakıma muhtaç demanslı kişide sağlık ve tıbbî sosyal hizmet alanında iyileştirme yapmak istiyorsak bütüncül yaklaşmamız daha doğru olacaktır. Günümüzde sağlık bakımının bütüncül bir yaklaşımla verilmesinin önemi anlaşıldığından manevî boyut gerekli önemi kazanmıştır.

Bu bağlamda bütüncül manevî sosyal hizmetler anlayışı kapsamında bakıma muhtaç (demanslı) yaşlı, özürlü veya kronik hastalara yönelik olarak uygulanan bakım hizmetleri, bakıma muhtaç kişilerin manevîyatını (kişisel gelişimlerini, morallerini) güçlendirmeyi, hayata bağlılıklarını artırmayı, iç (manevî) dünyalarıyla barışık olmalarını, manevî sapmaları ve korkuları gidermeyi amaçlayan sosyal nitelikli ve insan odaklı bakım hizmetleridir.

Amerikan Holistik Hemşireler Birliği iyi sağlığı, vücut, beyin ve ruh arasındaki uyum düzeyi olarak tanımlamaktadır. Bundan dolayı, insan varlığının bütün boyutlarının bir bütünlük içinde korunması ve sürdürülmesinde insana yardımcı olmak için sosyal bakım elemanlarının, hasta bakıcılarının veya hemşirelerin, bütün bu alanların bakımını sağlayacak şekilde hazırlıklı olması gerekmektedir. Bu bakış açısıyla, insanın manevî boyutuna yönelik bakım hizmetlerinin verilmesi, hemşirenin ve bakıcı personelin fonksiyonunun bir parçasıdır.

Manevî bakımın gayesi, bütüncül bakım hizmetleri kapsamında özellikle bakıma muhtaç kişileri manevî koruma altına almak ve bu çerçevede onlara her türlü manevî rehberlik, refakatçilik ve teselli yöntemleriyle kalben huzurlu ve mutlu olmalarını sağlamaktır.

Daha geniş anlamda bir çok sosyal hizmet alanında; çocuk yuvaları, kreşler, dershaneler, öğrenci yurtları, sığınma evleri, cezaevleri, hastaneler, psikiyatri klinikleri, sağlık ocakları, huzurevleri, yaşlı bakım evleri, yaşlı bakım yurtları, özürlüler rehabilitasyon merkezleri, diyaliz merkezlerinde genelde manevî sosyal hizmetler, özelde manevî bakım uygulanabilir ve bu örnekler daha da yaygınlaştırılabilir. Ancak kitabımızda anlatılan konumuz daha çok demansta manevî bakımla ilgili olacaktır.

Genel olarak tababette “hastalık yoktur, hasta vardır” sözü çok kabul görmüştür. Bu manevîyat için de geçerlidir. Bir hastalığı veya bakıma muhtaçlığı yorumlarken, her birey bu durumuna farklı anlamlar yükleyebilir. Bazıları hastalığını, ilahi gücün onu cezalandırdığı, inancını sorguladığı şeklinde yorumlarken, bir diğeri hastalığını daha kolay kabullenebilmektedir. Dolayısıyla manevî bakım modeli üzerinde çalışırken teorik ve uygulamalarımızda bunları da göz önüne almalıyız. Bazı hastalarımızda belki daha bireysel daha birebir görüşmeler, bazılarında ise bir grup çalışması daha faydalı sonuçlar almamızı sağlayabilecektir.

1.3. Manevî Bakımı Etkileyen Faktörler ve Bakım Personelinin Görevleri

Manevî bakım verilmesinde etkili olan pek çok faktör vardır. Bu faktörlerden özellikle bakım veren personelin bireysel düşünce sistemi, manevî gereksinimler ve bakımı algılaması, kendi yaşam umudu, gönüllülüğü ve konuya duyarlılığı etkili olmaktadır. Bunun yanı sıra çalıştığı ortam, çalışma koşulları, hastaya bakım veren diğer çalışanlarla iletişimi, hastanın iletişime açık olup olmaması, personel sayısı, fiziksel bakıma öncelik verme, nöbetler, gürültülü, huzursuz bir ortam, zaman yetersizliği, diğer çevresel faktörler, hastayla ilişkili faktörler; işitme kaybı, demans gibi birçok etmen de manevî bakımı etkilemektedir.

Manevî bakım hizmetlerini etkileyen bu karmaşık atmosfer içinde bakım personeli, meslekî liyakatlerine uygun olarak profesyonel tutum ve davranışta bulunmaları gerekmektedir. Bakıcı personelin ilkesel plânda dikkat etmesi gereken unsurlar kısaca şunlardır:

1. Manevî gereksinimlere ilişkin tanı; mevcut ve olası problemler kadar bireyin gücünü açıklamayı da amaçlamalıdır.

2. Manevî bakımda öncelikli amaç, bireyin manevî kaynaklarını harekete geçirmek olmalıdır. Manevî kaynaklar, ruhun genel tasarım motifleri, potansiyelleri, fonksiyonları, merkezleri veya unsurlarıdır. Bu bağlamda (özellikle hafif derecede) demanslı yaşlılar için tefekkür (düşünme-fikir), hissetme ve vicdanî ve kalbî duyguların canlandırılmasına yönelik egzersizler yapılabilir.

3. Manevî bakım bireyin bakış açısını değiştirmek, inançlarından döndürmek değil, bunun yerine bireyin ifade ettiği gereksinimlerine yanıt vermektir.

4. Manevî tanılama ve bakım, güvenilir ve duyarlı bir ilişki üzerine temellenmelidir. Bu bakım; bireyin kültürünü, sosyal ve manevî kaynaklarını aynı zamanda onların düşünce ve dinî uygulamalarını da dikkate alacak şekilde planlanmalıdır.

5. Sabırla ve dikkatle dinlemesini iyi bilen bakıcı personel, bakıma muhtaç kişinin, hayatın anlamını ve amacını bulmasında yardımcı olmalıdır. Bunun için hayatını gözden geçirebilmesi için cesaret verici manevî telkinlerde bulunulması gerekmektedir. Bunların başında bakıma muhtaç kişilerin manevî huzursuzluklarını, endişelerini, kaygılarını ve sapmalarını gidermek ve güven içinde olmalarını sağlamak gelmektedir.

1.3.1. Demanslı Yaşlılara Uygun Manevî Bakım Plânı Oluşturulmalıdır

Bakım personeli, manevî bakım hizmetlerini etkin bir şekilde yürütebilmesi için, plânlı ve sistemli bir şekilde hareket etmelidir. Bunun için bir manevî bakım plânı hazırlanmalıdır. Manevî bakım plânı, bakıma muhtaç kişinin fizikî ve psiko-sosyal sorunlarının yanında özel manevî ihtiyaçlarını belirleme ve bu ihtiyaçlarının giderilmesinde oluşturulan bir plândır. Bakıma muhtaç kişiye sunulacak manevî bakım programlarının içeriği ve sıklığını detaylı anlatan bu yazılı plân, bakım hizmetleri verilmeden önce hazırlanır. Hazırlık safhasında atılacak adımların birbirleriyle ilişkisi aşağıdaki sıraya göredir:

1) Bakıma muhtaç kişinin manevî ihtiyaçlarının belirlenebilmesi için, kişi hakkında manevî sorun ve potansiyelleri ekseninde bilgi toplamak, yani kişinin maneviyatı (manevî durumu veya boyutu) ile ilgili bilgi edinmek ve değerlendirmek gerekir. Bu bilgiler, öncelikle demanslı yaşlıdan elde edilir. Bu mümkün değilse aile fertlerinden yardım istenebilir. Mesela:

a) Manevî sorun: Kişide ölüm korkusu mevcuttur;

b) Manevî potansiyel: Kişi, inançlıdır ve ahiretin varlığına inanmaktadır;

c) Manevî İhtiyaç: Ölüme olumlu bakma ihtiyacı.

2) Kişisel manevî sorunlara ve sıkıntılara göre bakım teşhisinin konulması.

Genel Teşhis: Manevî sıkıntı mevcuttur. Kişi, ölüm ötesi akıbetini bilmediği için ve günahlarının da çok olduğunu düşündüğü için, cehenneme gideceğini düşünmekte ve korkmaktadır.

3.) Manevî bakım hedeflerinin belirlenmesi.

Hedef: Ölüm korkusunu gidermek ve kişiye ümit aşılamak.

4.) Manevî bakım hizmet programı kapsamında manevî telkin yöntemlerinin belirlenmesi.

Uygun yöntemler:

a) Allah’ın rahmetinin genişliğini anlatmak;

b) Tövbenin önemini vurgulamak;

c) Allah’tan ümit kesmemenin manevî faydalarını göstermek; vb

5.) Manevî bakım hizmet programının aktif olarak uygulanması.

Uygun görülen spesifik telkinleri, belirli bir süre için ikna edici tatlı bir dille iletmek.

6) Uygulanan manevî bakım hizmetlerinin etkinliğinin değerlendirilmesi.

Kişideki düşünce değişikliğini, hâl ve hareketlerini tespit etmek ve değerlendirmek.

7.) Etkinlik neticelerine göre, bakım plânının (yeniden) gözden geçirilmesi ve gerektiğinde yeni teselli araçlarına başvurulması.

Telkinlerin etkisiz kalması durumunda teskin edici yeni tavsiyelerde bulunmak veya farklı manevî uygulamalara geçmek.

Bakım elemanları, veri toplamada genellikle açık uçlu sorular kullanır. Ancak rutin bir soru cevap formülünden ziyade daha derinlemesine bir yaklaşımın gösterilmesi etkinlik açısından daha isabetli olacaktır. Dinleyerek, sorarak, sohbet ederek ve gözlem yaparak bakıma muhtaç kişinin manevî sorunları ve ihtiyaçları belirlenebilir. Demanslı yaşlıya zihnî algılama kapasitesine göre yöneltilebilecek aşağıdaki sorular, bakım plânının oluşturulmasına yardımcı olabilir:

- Hayatın manası ve değeri hakkında ne düşünüyorsunuz?

- Hayatınızda sizin için en önemli olan şey nedir?

- Hastalığınız hakkında neler düşünüyorsunuz?

- Hastalığınız üzerinde herhangi bir kontrolün olduğuna inanıyor musun?

- Hastalığınız sizin hayata bağlanmanızı engelliyor mu?

- Hastalığınıza ilişkin dinî inanışlarınız var mı?

- Hastalığınıza bağlı ağrılarınıza sabır göstermende size destek olan bir güç var mı?

1.3.2. Demanslı Yaşlılara Uygun Manevî Yaklaşımlar ve Telkinler Uygulanmalıdır

Manevî bakım hizmetlerinden yararlanan demanslı yaşlıların ve aile fertlerinin psiko-sosyal ve tıbbî ihtiyaçlarının karşılanması, ortak bir felsefe geliştiren ve bir grup olarak bütüncül bakımın sorumluluğunu paylaşan disiplinler arası bir yaklaşım ile mümkündür. Disiplinler arası yaklaşımla koordineli bir biçimde çalışan bir bakım ekibi, farklı bakış açılarını hizmet programlarına uyumlu bir şekilde entegre etmelidir.

Bakım personeli, demanslı yaşlıya “sizi (seni) bugün çok iyi gördüm” gibi samimî sözler sarf ettikten sonra moral olsun diye demanslı yaşlının idrak kapasitesine uygun bir dille somut olarak şu telkinlerde bulunmalıdır:

“Biliyorsun, sonsuz hayatı kazanmak için, imtihan edilmek üzere bu dünyaya gönderildik. Hastalığın da senin özel bir sınavındır. Zahiren olumsuz gibi görünen bu hastalığın (unutkanlığın) belki de senin lehine olan gizli hikmetler içermektedir. Belki de bu hastalığın sayesinde sonsuz kudret ve rahmet sahibi olan Yaratanın karşısındaki şahsî aczini, zayıflığını, güçsüzlüğünü çok daha iyi anlama imkânına kavuşacaksın. Böylece ruhunda O’nun rahmetine sığınma ihtiyacını çok daha derin bir şekilde hissedeceksin”.

“Biraz sabretmelisin, hatta şükredebilirsin de. Çünkü senin bu rahatsızlığın, ömür dakikalarını birer saat ibadet hükmüne getirebilir. Biliyor musun ibadet iki kısımdır. Biri müspet (olumlu) ibadettir ki, namaz, niyaz gibi bilinen ibadetlerdir. Diğeri menfi, yani olumsuz şartlar içinde çoğu zaman gayri ihtiyari olarak yerine getirilen ibadetlerdir. Yaşlılığa bağlı hastalıklar da, musibetler vasıtasıyla kişinin aczini ve zaafını hissettirir. Hastalanan kişi, bu durumda çok daha kolay bir biçimde Yaratana iltica edebilir ve O’na yalvarabilir”.

“Eksik de olsa manevî boyutuyla en riyasız ve en temiz ibadetler, demanslı hallerde gerçekleşir. Dolayısıyla, demansla geçen bu ömür, Allah'tan şikâyet etmemek şartıyla, inanan bir insan için, ibadet hükmündedir. Hatta o kadar ki, sabrın yanında haline şükretmen hâlinde bir dakikalık hastalığın, bir saat ibadet hükmüne bile geçebilir. Hastalığın demans derecesine ve şiddetine göre belki de bir dakika, bir gün ibadet hükmüne geçer. Senin bir dakika ömrünü bin dakika hükmüne getirip, sana manen ibadet içinde uzun bir ömür kazandıran bu hastalık, sana manevî yönden çok kazançlar sağlar. O halde buna sevinip, haline şükretmen daha uygun olmaz mı?”

Manevî telkinlerde bulunurken üzerinde durulması gereken bir diğer önemli husus da şudur: Bakıcı personel, başkalarının manevî ihtiyaçlarını fark edebilmesi için, öncelikle kendi maneviyatını keşfetmesi gerekir. Hayatın akışı içinde bakıcı personelin edindiği meslekî tecrübelerin yanında Allah’a olan inancı, hayatın ve ahiretin anlamına ilişkin doğru tasavvurları, güzel ahlâkı ve diğer manevî kaynaklarına ilişkin farkındalığı, demanslı yaşlıların manevî ihtiyaçlarını giderme bakımından daha etkili olmaktadır.

Diğer taraftan manevî (dinî) değerler ekseninde yapılacak telkinler, sadece idrak boyutuyla uygulanması, kendi başına yeterli değildir. Manevî telkin yöntemlerini itikat boyutuyla kalben tasdik etmenin önemi büyüktür. Bakıcı personel tarafından inanç boyutuyla mânen sindirilmemiş manevî bakım yöntemlerinin uygulanmaya konulması, bakıma muhtaç yaşlı üzerinde olumlu ve kalıcı bir etki yapamaz. Manevî bakım alanında meslekî faaliyetlerde bulunmak isteyen bir eleman, anlayıp hazmettiği manevî telkin yöntemlerini inançla ve samimiyetle uygulamalıdır.

Maneviyat şuuruyla ve gönül diliyle seslendirilmemiş telkin sözleri, ne kadar yaldızlı olsa da yine de ruhlar üzerinde kalıcı bir etki icra edemedikleri bilinmelidir. Manevî telkinlerde etkili olabilmek için, bakım hizmetlerinde yer alan personelin ruhu, manevî, bedenî ve cismanî ihtirasların ve sapmaların baskısı altında olmamalıdır. Bakıcı personel, manevî telkinlerin içeriğine inandığı kadar ancak inandırıcı olabilir. Bakıma muhtaçlığa dönük manevî faydalar eksenindeki hakikatleri hissettiği kadar muhataplarına hissettirebilir. Bundan dolayı da bakıcı personelin gönül dili güçlü ve hâl şivesi de iç ihtirasların emrinde olmamalıdır. Tavsiye ve telkinin gerçek değeri ve tesirinin şifreli anahtarı, kalp ve ruhun derinliklerinde aranmalıdır.

2. Diğer Dinlere Mensup Demanslı Yaşlılara Uygun Manevî Bakım Aktiviteleri

Hangi dine veya inanca mensup olursa olsun demanslı yaşlıların manevî bakım kapsamında bazı aktivitelere katılmalara veya manevî uygulamalar yapmaları, onların psiko-sosyal durumlarını iyileştirebilmektedir. Yapılacak değişik fiilî eylemlerle elde edilecek manevî kazanımları şu şekilde belirleyebiliriz:

a) Yıllar önce yaptığı ibadetlerinin unutulmamasını sağlayarak zihinsel uyarıları geliştirmek, dua ve sürelerle geçmişteki manevî hayatı ile bugün arasında köprü kurarak, geçmişinde dinlediği ilahi ve kasideleri dinlemesi ve geçmişte bildikleri dua ve süreleri hafızlarında tekrar canlandırması ile zihinsel bir egzersiz olarak fayda sağlamak.

b) Değişik fizikî ve psikolojik ortamlarda birbirleriyle diyalog kurmalarının devamını, kültür ve sosyal değerlerinin korunmasını ve devamını, sevdikleri arkadaşlarıyla bir arada zaman geçirmesini sağlayarak, sosyal hayat bilinçlenmesini dinç tutarak, birbirleriyle sohbet etmelerini ve fikir paylaşımlarını sağlayarak yaşlıların manevî ve kültürel değerlerine göre yaşadıklarının farkında olmalarını sağlamak.

c) Demanslı yaşlıların dinî inancındaki kitaba imanlarının farkındalığını sağlayarak, dinî vecibeleri yerine getirmeleriyle rehabilitasyonunu sağlayarak hayata bağlılıklarının devam ettirilmesini, manevî kaynaklarını hareketlendirerek daha neşeli ve canlı ruh halinde olmalarını, manevî kaynaklarını kullanmalarını sağlayarak, manevî duygularının ön plana çıkartılması ile manevîyat odaklı destek, teskin, teselli ve rehabilitasyon hizmetini yaşlıya sunmak.

d) Cami, kilise veya havra gibi müze ya da ibadet edilen yerlerin ziyareti ile demanslının, ruhsal olarak kendilerini daha iyi hissetmelerini, kişinin inancına yönelik ibadet etmesini ve manevî duygularının güçlenmesini ya da tarihi bilgilerinin canlandırılmasını sağlamaya çalışmak,

Manevî bakım odaklı aktivitelerin daha da verimli olabilmesi için; aktivitelere başlamadan önce demanslı yaşlıların tâbi olduğu din hakkında bilgi sahibi olmak gerekmektedir. Bu çerçevede yaşlının, hangi dine veya inanca bağlı olursa olsun, manevî dünyasına saygı göstermeli ve dinî inancına ve rızasına göre arzu ettiği aktiviteler düzenlenmelidir. Kişinin tercihine göre gerekirse aktivitelerin özellikle kapısı kapalı olan sessiz ortamlarda yalnız veya grup halinde yapılmasına izin verilmelidir.

3. Terminal Dönemde Manevî Bakım Hizmetleri

Terminal (son) dönem, bakıma muhtaç demanslı yaşlının hayatının son anları, yani ölüm anına yakın olduğu dönemdir. Bakıma muhtaç kişinin hayatının son dönemlerinde bakıcı personel, hekimlerin ve ilahiyatçıların direktifi altında palyatif bakım ve manevî telkin yöntemleri uygulayabilmelidir. Terminal döneme ait özel bakım, demanslı yaşlının kalan hayat süresi için kısa hedefli plânlamalar yapılmasını ve duyguların paylaşılmasını sağlar. Diğer taraftan geçmişi gözden geçirerek, bugün yapılabilecek fırsatları değerlendirilir.

Demanslı yaşlı, varsa aile fertleri ve Bakım Merkezindeki dostları ile kurulan etkin iletişim sayesinde manevî atmosfer oluşturularak, ölümün güzel yönleri ve ahiret hayatının kişiye sağlayacağı güzellikler dile getirilir. Kişilere manevî teselli ve telkinlerde bulunulur. Terminal dönemdeki demanslı yaşlının hayatının son günlerini huzurlu bir şekilde geçirebilmesi için, ona daha çok ilgi, sevgi ve şefkat gösterilmesi gerekir.

“Her canlı ölümü tadacaktır” (Âl-i İmrân; 3/185; Enbiya; 21/35) mutlak gerçeği, tabiî bir olay olmakla birlikte Allah’ın değişmez sünnetidir. Ecelin, ne zaman, nerede ve nasıl geleceği gayb konusu olduğu için, kimin hangi tarihte, hangi mekânda, hangi hâl üzere ve hangi şartlar içinde öleceği de bilinemez. (“Hiçbir kimse nerede öleceğini bilmez”: Lokman; 31/34). Bakıcı personel (manevî bakım uzmanı, sosyal ilahiyatçı), bu temel gerçeklerden hareketle son nefesini vermek üzere olan kişiye ve yakınlarına manevî refakat hizmetlerinde bulunurken, aşağıdaki bilgi ve önerileri dikkate almalıdır.

İnsan, dünya hayatında da, ruhunu teslim ederken de, ölümünden sonra da saygıya her zaman layık bir varlıktır. Ölecek kişiye bu saygı çerçevesinde gösterilecek azamî derecedeki son görevler ve hizmetler, ölünün yakınlarına manevî teselli mahiyetinde olacağı gibi, ölümün bir yokluk veya hiçlik olmadığına dair somut gösterge niteliğindedir.

Bakıcı personel, ölümün bir son değil, çileli dünya hayatından kurtuluş ve Allah’ın izniyle daha güzel ve yeni bir hayatın başlangıcı olduğuna kalben inanarak, ölecek kişinin akrabalarına ve yakınlarına manevî destekte bulunmalı ve bu ölüm ile ilgili hakikatleri hatırlatmalıdır. Hayatta kalanlar, bu vesile ile ölümü ve ahireti hatırlamalı ve ölümden ibret almalıdır.

Ölüm döşeğinde bulunan kişiye ve aile fertlerine idrak edebilecekleri seviyelerine uygun olarak ruhlarını hoş tutan dinî nasihatte bulunulmalıdır. Mesela insanın dünyada iken yaptığı bazı güzel işlerin, kişinin ölümünden sonra da amel defterine sevap olarak yazılacağı bir müjde olarak dile getirilebilir.

Son nefesini vermek üzere olan kişinin yanında Kutsal Kitaplardan (Müslüman ise Kuran’dan) sureler okunmalıdır. Kutsal Kitapların âyetlerini duyan kişi, Rabbini hatırlayacak ve iman çizgisinde ruhunu daha kolay teslim edebilecek bir manevî atmosfer yakalayabilecektir. Âhiret motiflerine ve iman hakikatlerine işaret etme açısından özellikle telkin mahiyetinde uygun sureler (Yasin suresi) okunmalıdır. Son Peygamber de özellikle Yasin suresinin okunmasını şu hadisi-i şeriflerinde tavsiye etmektedir: “Onu (Yasin Suresini) ölülerinizin (ölmek üzere olan hastalarınızın) yanında okuyunuz”.

Her insan, ruhunu teslim etmeden önce sekerât-ı mevt diye tabir edilen değişik derecelerde de olsa bir ölüm baygınlığı, sarhoşluğu ve(ya) can çekişmesi yaşayacaktır. Bu kaçınılmaz gerçeği de hayra yormak lazım. Allah, manevî derecesini artırmak istediği yaşlı kuluna ölümü anında da ızdırap verebilir. Bazı kişilerin ölüm anındaki sıkıntıları günahlarına kefaret olsun diye de şiddetli olabilir.

Ölen kişi için, dinine uygun bir cenaze merasimi tertiplemek ve buna topluca katılmak, hem ölen kişiye ve akrabalarına manevî bir destek, hem de geri kalan sakinler için (ölüm sonrası için de yalnız olmadıklarının bir işareti olarak) önemli bir moral kaynağıdır. Dolayısıyla cenaze merasimine bakıcı personelin, idarecilerin ve Bakım Merkezinde yaşayan sakinlerin topluca katılmaları sağlanmalıdır. Her yıl özellikle anma günlerinde ölen kişinin mezarlığına da ziyaret yapılmalıdır.

 

MANEVİ BAKIM AKTİVİTELERİ

  • Kutsal Günlerin Kutlanması

  • Kutsal Ayların Kutlanması

  • Kutsal Kitabın Okunması

  • İbadet ve Dua Saati

  • Yad Programı

  • Dini Film İzleme

  • Dini Müzik Dinleme

  • Dini Mekanları Ziyaret

  • Dini Sohbet

 Aktivitelerin verimli olabilmesi için;

  • Aktivitelere başlamadan önce demanslı yaşlıların tabi olduğu din hakkında bilgi sahibi olmalıyız.

  • Yaşlının inancına saygı göstermeli ve dini inancına göre bu aktivitelerde değişiklikler yapılabilir.

  • Aktiviteler özellikle kapısı kapalı olan ve sessiz olan salonlar tercih edilmeli.

 

KUTSAL GÜNLERİN KUTLANMASI

Kimlere: Hafif, Orta ve İleri Derece Demanslı

Uygulama:

Demanslı yaşlıların mensup olduğu dinin kutsal günlerinde bu aktivite düzenlenir.

Alzheimer hastasına kutsal günden bir gün önce bu gün hakkında bilgi verilir. Ertesi gün bu gün için kutlama yapılacağı söylenerek kutlamaya katılmak isteyip istemediği sorulur. Katılmak isteyen demanslı yaşlıya bu güne özel kıyafetler giydirilir. Bununla amaçlanan demanslı için farkındalık oluşturmaktır. Bu güne ait koku, tütsü ya da süslemeler kullanılır.

Kutsal güne ait kutlamalara geçmeden önce her bir Alzheimer hastasına; günün önemi, anlamı, geçmişte bu günü nasıl kutladıkları vb. sorularla iletişim kurulmaya çalışılır ve anıları tekrar hatırlatılmış olur.

Kutsal kitaptan ayetleri ve bilinen ilahilerin demanslı yaşlılar tarafından okunması sağlanır. Programın sonunda günün anlamına uygun ikramlarda bulunulur.

Programa, demanslı yaşlının aktif olarak katılımı sağlanmalıdır. İleri derece demanslıların aktiviteye katılımı oldukça önemli; çünkü onlar kendilerini ifade edemeseler bile bu aktivitedeki yüz ifadeleri ve gülümsemeleri memnuniyetlerinin göstergesi olarak kabul edilir.

Kutlama ve anma aktivitenin düzenlendiği odanın hazır hâle getirilmesi, temizlenip süslenmesi önemlidir.

 

Müslümanlar İçin: Cuma günü, Mevlit Kandili, Regaip Kandili, Miraç Kandili, Beraat Kandili, Kadir Gecesi, İslam’da önemli mübarek günlerdendir. Bu günlerde Kuran ve Mevlit okutulabilir. Kutlamalar için, özellikle yaşlı bayanlara beyaz başörtüsü tercih edilmesi çok anlamlıdır. Aktivite esnasında gül suyu ve esans kullanılması, aktivite sonunda helva, kandil simidi, lokum, hurma ikram edilmesi geçmiş ile bağlantı kurmalarını kolaylaştıracaktır.

 

Hıristiyanlar İçin: Christmas (Kristmıs Günü), Paskalya Bayramı Hıristiyanların kutsal günlerindendir. Kristmıs veya Noel günü çam ağacının süslenerek aktivitenin yapıldığı mekâna konulması ve şükran günü yemeği düzenlenmesi, güne farklı bir anlam kazandırır. Paskalya bayramında da boyalı yumurtaların dağıtılması ve çeşitli ikramlarda bulunulması, bu günü hatırlamak adına güzel bir yaklaşımdır.

 

Yahudiler İçin: Şavuot (haftalar)Bayramı, Sukkot Byramı kutsal günlerindendir. Şavot Bayramında sütlü pastalar, sütlü gıdalar ve üzüm, incir, nar gibi meyvelerin ikram edilmesi, adettendir.

 

KUTSAL AY(LAR)IN KUTLANMASI

Kimlere: Hafif, Orta, İleri Derece Demanslı

Uygulama:

Demanslı yaşlıların mensup olduğu dinin kutsal aylarında bu aktivite düzenlenir.

Alzheimer hastasına kutsal ay gelmeden bu ay (lar) hakkında bilgi verilir. Kutsal ay geldiğinde ise bu aya ait nelerin yapılması gerekiyorsa demanslı yaşlılar ile birlikte bu ay idrak edilir ve uygun düşmesi hâlinde birlikte kutlanır. Bu ayda yapılanların demanslılarda farkındalık oluşturması için, bu aya özel kıyafetler giydirilir. Bu ayda kullanılan koku, tütsü ya da süslemeler var ise tercih edilir. Bu aktivitede Alzheimer hastaları ile kutsal ay hakkında sohbetler edilir. Aynı dine mensup yaşlılar bir araya getirilerek ortak paylaşımlar kurulması ile anıların tekrar hatırlanması sağlanır. Kutsal kitaptan ayetleri ve bilinen ilahilerin demanslı yaşlılar tarafından okunur. Bu aktivitenin tüm etkinliklerine demanslı yaşlının aktif olarak katılımı sağlanmalıdır. İleri derece demanslıların aktiviteye katılımı oldukça önemlidir. Çünkü onlar kendilerini ifade edemeseler bile bu aktivitedeki yüz ifadeleri memnuniyetlerinin göstergesi olarak kabul edilir.

 

Müslümanlar için: İslâm’da Ramazan Ayı, Üç Aylar, Muharrem Ayı önemli aylardandır. Oruç tutmak isteyen hafif derce demanslılara özel iftar ve sahur programları hazırlanır. Yaşlı, sahurda yemek yese bile unuttuğunda öğle yemeğini yemesine müsaade edilir. Öğle yemeğini yerken “sen oruçlusun” tarzında tehdit ve ikaz edici sözler söylenmemeli. Aynı yaşlı iftar vakti geldiğinde iftar yemeği istediğinde orucunu açması için iftar yemeği verilmeli. Demanslı yaşlı, mazur sayıldığı için, bu şekilde oruç tutmasında dinen de bir sakınca yoktur. Hafif derece demanslılardan isteğe bağlı olarak sağlık durumları müsait olanlar, bir kere bile olsa teravih namazı kılmaları için camiye götürülmelidir. Bayram yaklaştıkça kurumsal Bakım Merkezlerinde bayram hazırlıkları alenî olarak yapılmalıdır. Bayrama 3 gün kala bayan Alzheimer hastalarından isteyenlere “Bayram Kınası” aktivitesi düzenlenebilir. Bayram namazını kılmak isteyen hafif ve orta derece demanslı yaşlılardan sağlık durumu uygun olanlar camiye götürülebilir. 

 

KUTSAL KİTABIN OKUNMASI

Kimlere: Hafif ve Orta Derece Demanslı

Uygulama:

Demanslı yaşlıların mensup olduğu dinin kutsal kitabına uygun olarak aktivite düzenlenir.

Kutsal kitabı okumasını bilen Alzheimer hastalarından oluşturulan gruba haftada en az 1 kere bu aktivite düzenlenmelidir.

Müslümanlar için bu aktivitenin özellikle Perşembe akşamı ya da Cuma günü öğleden önce olması anlamlıdır.

Her bir demanslı yaşlıya, Kutsal Kitabını kendi başına, grup olarak veya bir öğretici rehberliğinde (imam, papaz, haham vb.) okuma fırsatı verilmelidir.

Yaşlıların bir rehber hocanın öncülüğünde birbirleri ile Kutsal Kitap hakkında sohbet etmelerine uygun zemin hazırlanmalıdır.

 

İBADET VE DUA SAATİ

Kimlere: Hafif ve Orta Derece Demanslı

Uygulama:

Özellikle hafif ve orta derece demanslı yaşlıların mensup olduğu dinlere uygun olarak toplu ibadet (namaz, ayin vb.) ve dua aktivite programları düzenlenebilir.

Mensup olduğu dinin özelliğine göre özel ibadet ve dua günleri ve dua saatlerine dikkat edilmelidir. Aktivitenin özelliğine göre tek tek ibadet ve dua edebileceği gibi grubun tüm üyeleri hep beraber de ibadet ve dua edebilir.

Yaşlılar, ibadetlerini ve dualarını bitirdikten sonra niçin ibadet ve dua ettiklerini, dua ederken neleri amaçladıklarını ve neler hissettiklerini güvendikleri hocalarına veya arkadaşlarına anlatabilmelidir. Hayatımızda ibadetlerin ve duaların önemi hakkında din görevlileri demanslı yaşlıların anlayacakları bir düzeyde vaaz de verebilirler.

Yaşlıların birbirlerine manevî yönden destek olmaları ve dua etmeleri sağlanmalıdır.

Grup duygusunun ve sosyal paylaşma alışkanlığının yerleşmesi için, başkaları için dua edebilmelerine destek verilmelidir.

Hafif derece demanslı ile duada nelerin söyleneceği, nelerin isteneceği ve kendisinin ne istediği ile ilgili bilgiler sohbet esnasında elde edilebilir.

Bu bilgiler, manevî bakım plân ve programının oluşmasına yardımcı olur.

 

YAD (ANMA)  PROGRAMI

Kimler: Hafif ve Orta Derece Demanslı

Uygulama:

Hafif ve orta derece demanslı yaşlılar için, özellikle Bakım Merkezinde vefat eden yaşlı arkadaşları için anma günleri düzenlenebilir.

Bu aktivitenin tüm detayları vefat eden sakinin mensup olduğu dinin gereklerine göre düzenlenir. Aktivite öncesinde demanslı yaşlılara vefat eden arkadaşlarının ardından onu anmak için, adına bir program düzenleneceği iletilir ve aktivite içeriği hakkında bilgi verilir.

Vefat eden yaşlının resmi ve isminin yazıldığı büyük bir karton, aktivite salonunda Alzheimer hastalarının görebileceği bir yere konur.

Vefat eden yaşlının inancına uygun olarak kutsal kitap okunur, çeşitli ilahiler söylenir.

Daha sonra yaşlılardan vefat eden arkadaşları ile ilgili anılarını onun hakkında hissettiklerini anlatmaları istenebilir.

Bu aktiviteye uygun olarak demanslı yaşlılara ve programa katılan misafirlere ikramda bulunur. Müslümanlar için, özellikle helva ve lokum bu aktivitede ikram olarak düşünülebilir.

Duanın önemine binaen ahirete intikal etmiş bulunan Müslüman bir kişinin yakınlarına ve Bakım Merkezindeki dostlarına şu duanın yapılması tavsiye edilmelidir: “Rabbimiz! Bizi ve bizden önce inanmış olan kardeşlerimizi bağışla. İman etmiş olanlar için kalplerimizde bir kin bırakma. Ey Rabbimiz! Muhakkak ki Sen, çok şefkatli, çok esirgeyicisin!” (Haşir; 59/10).

Ölen bir dostu için istiğfar etmenin ve rahmet dilemenin yanında demanslı yaşlılar, Kuran’dan bildikleri sureleri okuduktan sonra bir din görevlisinin desteği ile “Allah’ım okuduğum âyetlerden hasıl olan sevabın bir mislisini şu şu kişiye bağışlıyorum” söyleyebilirler.

Ölene kişileri, bu şekilde hatırlamak ve güzel dualarla yâd etmek, sadece ölen kişi için değil, hayatta olanlar için de önemli bir manevî destektir.

 

DİNİ FİLM İZLEME

Kimler: Hafif ve Orta Derece Demanslı

Uygulama:

Hafif ve orta derece demanslı yaşlılar, dinî filmler seyretmekten manen haz alırlar.

Aktivite öncesinde sinema programına katılabilecek demanslı yaşlıların görüşleri alınır.

Hangi filmleri seyretmek istedikleri belirlenir.

Bu aktivitede özellikle peygamber hayatını ya da din büyüklerinin hayatı ya da önemli dinî hadiselerin senaryosunu anlatan filmler tercih edilmelidir.

Aktivitenin yapılacağı salon, Demanslı yaşlıların filmi rahatlıkla izleyebilecekleri şekilde hazırlanmalıdır.

Eğer imkân varsa beyaz perdede ya da büyük ekran televizyonda izletilmelidir.

Aktivite sorumlusu, film izlenmeye başlamadan önce filmin içeriğiyle ilgili kısaca bilgi verir. Böylece yaşlıların dikkatlerinin filme yoğunlaştırılması sağlanır.

İzletilecek filmlerin kısa metrajlı olması veya uzun metrajlı filmlerin bölümlere ayrılarak izletilmesi ve bu filmlerin yaşlıların seviyesine uygun olması aktivitenin etkinliği açısından önemlidir.

Filmin izlenmesi sırasında film belli aralıklarla dondurularak, izletilen kesitlerle ilgili Demanslı yaşlılara sorular sorulur ve böylece dikkatlerinin kaybolmaması sağlanır.

Film bittikten sonra yaşlılarla film hakkında bir değerlendireme yapılarak aktivite sonlandırılır.

Bu aktivitenin isteğe bağlı olarak belirli aralıklarla (ayda en az bir kere) yapılmalıdır.

 

DİNİ MÜZİK DİNLEME

(İLAHİ, KASİDE VE MEVLİT DİNLETİSİ)

Kimlere: Orta ve İleri Derece Demanslı                                                     

Uygulama:

Dinî müzik, yaşlı ve hastalar üzerinde pozitif değişimler meydana getirerek, şahsî hayatın değerini arttıran bir terapi yöntemidir ayrıca.

Dinî müzik dinletileri, sosyal, duygusal, bilişsel, öğrenme ve algısal motor alanlarda olumsuz gelişimleri de belirli bir derecede engelleyebilmektedir.

Müzik terapi hükmünde olan bazı ilahiler, tıbbî, kurumsal ve eğitimsel çerçevede demanslı yaşlılar ile kullanılan çok çeşitli fonksiyona sahiptir.

Dinî müzik, müzikal olmayan sosyo-kültürel ve manevî aktiviteleri yapmaya teşvik eden bir motivasyon aracıdır.

Onun için, hafif, orta ve ileri derece demanslı yaşlılar için, mensup oldukları dinlerine uygun dinî müzik şöleni tertiplenmelidir.

Mensup olduğu dinin özelliğine göre dinleti saatleri düzenlenir.

Özellikle belirli gün ve saatte dinlenmesi gereken dinî müzikler var ise buna ayrıca aktivite düzenlenebilir.

Alzheimer hastasının mensup olduğu dinin özelliğine göre dinlemek istediği ve hoşlandığı müzikler önceden belirlenir. Bunlar Bakım Merkezince temin edilir.

Aktivite esnasında yaşlıların müziklere eşlik etmesi teşvik edilir.

Demanslı yaşlılar ile dinî müzikler hakkında ve müzik sözleri hakkında sohbet ortamı oluşturularak, yaşlıların kendi aralarında iletişim kurmaları teşvik edilir.

İleri derece demanslılar için; mensup olduğu dinin en çok bilinen müzik parçaları (ilahi, kaside, mevlit, vb.) ile bu aktivite düzenlenir.

Aktivite esnasında yaşlı yakından takip edilir. Yüz mimikleri ile el kol hareketlerindeki pozitif yansımaların görülmesi, bu aktivite için başarı sayılabilir.

 

DİNİ MEKÂN ZİYARETİ

(CAMİ – KİLİSE - HAVRA…)

Kimler: Hafif ve Orta Derece Demanslı

Uygulama:

Dünyanın tarihî zenginlikler ve değişik dinlere ait manevî mekânlar bakımından en zengin yerlerinden biri olan Anadolu’da yaşıyoruz.

Geçmişimizi ayakta tutan manevî dinamikleri bilmek, onları güçlü yapan unsurları ve mekânları bilfiil görebilmek, insana ayrı bir huzur ve güven verir.

Onun için özellikle hafif ve orta derecedeki demanslı yaşlıların bu manevî zenginliklerden yararlanabilmeleri için, dinî içerikli gezi programları düzenlenmelidir.

Bu kapsamda türbe, şehitlik, şehitler anıtı, evliya ve sahabe mezarlıkları, dinî sergi (hat-ebru), cami, tekke, kilise, manastır ziyareti düşünülebilir.

Alzheimer hastaları ile dinî inancı konusunda sohbet edilirken dinî mekânları ziyaret etmek ya da dinî mekânda ibadet yapmak konusunda görüşleri alınır.

Dinî ibadeti konusunda devamlı gittiği dinî mekânların hangisi olduğu öğrenilir ve buna göre aktivite programı hazırlanır.

Yaşlılara aktiviteye uygun özel ve temiz kıyafetler giydirilir.

Yol boyunca dinî mekânların ana konusu olduğu sohbet ortamı kurularak, yaşlıların birbirleri ile iletişim kurmaları sağlanır.

Dinî mekâna gidildiğinde demanslı yaşlılara her türlü bilgi ve psiko-sosyal destek verilir.

Alzheimer hastalarının isteklerine ve aktivitedeki durumlarına göre dinî içerikli gezi programları haftada en az bir kere tekrarlanabilir.

 

DİNİ SOHBET

Kimler: Hafif ve Orta Derece Demanslı

Uygulama:

Hafif ve orta derece demanslı yaşlıların manevî ihtiyaçlarının karşılanması doğrultusunda resmî din görevlileri tarafınca talep edilen konular ile ilgili dinî sohbetler yapılabilir. Her dinin mutlaka bir inanç sistemi vardır. Bu inanç sisteminin tanıtılması ve yaşatılması, dinî olduğu kadar insanî bir ihtiyaçtır. Özellikle aynı dine mensup hafif derece demanslılar için dinî sohbetler ve vaazlar uygun bir ortamda düzenlenir. Alzheimer hastalarının isteklerine ve aktivitedeki durumlarına göre ayda en az bir kere dinî sohbet programları düzenlenmelidir.

Müslümanlar İçin: Aktivite, ”İslam’ın Şartları nelerdir?” veya “Bu Konu İle İlgili Olarak Peygamberimiz Ne Demiştir?” gibi sorular ile başlatılabilir. Allah’a ve Peygamberlerine inanmak, namaz kılmak, oruç tutmak, hacca gitmek, güzel ahlâk sahibi olmak ve İslâm tarihinden hikâyeler anlatmak gibi konular dile getirilir ve yaşlıların konulara ilgi göstermeleri sağlanır. Üzerinde durulması gereken konuların yaşlılar arasında bir iletişim aracı olarak kullanılmasına izin verilmelidir. “İslam dininde başka nelerin ibadet olduğu” veya “İslâm’da Yaşlılığın Anlamı Nedir?” veya “İslâm’da Hastalıklar Ne Anlama Gelir?” gibi sorularla aktivitedeki yaşlıların katılımı arttırılabilir. Ayrıca selam vermenin, faydalı işler yapmanın, çalışmanın, kötü işleri engellemenin, gülümsemenin de ibadet olabileceği belirtilip bu konuların önemi üzerinde din görevlileri tarafından görüşler alınabilir. Okumak isteyen yaşlılardan “Amentü” yü okuması istenir. Gruptaki tüm üyelerin okuması konusunda teşvik edilir. “Alzheimer hastalarından Amentü” nün manasını anlatmaları istenir. “Kelime-i Şehadet” “Kelime-i Tevhit”i tek tek veya beraberce okumaları istenir. Bunların manaları hakkında demanslı yaşlılar ile iletişim kurulur.

Hıristiyanlar İçin: Hıristiyanlık, dininin en temel inancı teslis yani üçleme inancıdır. Hıristiyanlar Tanrı kavramını üçlü bir yapı şeklinde kabul ederler. Bu üçleme baba, oğul ve kutsal ruhtan oluşmaktadır. Bu üç varlık ayrılmazdır ve tek bir Tanrı’nın farklı izdüşümleridir. Hıristiyanlar, İsa Mesih’in tüm insanların günahları için çarmıha gerildiğine inanırlar. Hıristiyanlık inancında kilise tüm inananların birlikte Mesih’in bedeni olduğu düşüncesi vardır, bu nedenle kiliseler dinî ibadetlerde önemli bir merkez konumundadır. Hıristiyanlık dininde insanların öldükten sonra yaşam inancı vardır. Günah çıkarma ibadetindeki amacın ne olduğu, vaftiz ibadetinin ne olduğu ve nasıl uygulandığı, Pazar günü ayinlerinin nasıl yapıldığı ve bu ibadetin amacının ne olduğu gibi sorularla aktiviteye katılan yaşlıların birbirleri ile iletişim kurmaları sağlanır. Aktivitede yaşlılar için sohbet edilebilecek din görevlileri tespit edilir. Hıristiyanlıkta da oruç farz. kılınmıştır. Hıristiyanlıkta oruç, Kilisenin üçüncü emridir. Orucun amacı, işlenmiş günahların cezasını bu dünyadan çekmeye başlamaktadır. İncil, oruca büyük önem verir ve övgüyle bahseder. Ancak orucun zamanı, uyulacak kurallar, Hıristiyan mezhepleri arasında farklılık göstermektedir. Hıristiyanlıkta oruç tutma yaşı 21 de başlar. Hıristiyanlar, 60 yaşına kadar oruç tutar. Hıristiyanlıkta iki çeşit oruç bulunur. Okaristi orucu yani şükran orucu ve ekleziyastik oruç, yani kilise orucu. Bu iki çeşit orucu Katolikler tutar, Protestanlar tutmaz. Hıristiyanlık, çarşamba, cuma ve cumartesi günleri ile bazı yortuların arefe günlerinde oruç tutmayı teşvik eder. Hıristiyan inancına göre, Hz. İsa, çarşamba günü ele verilmiş, cuma günü çarmıha gerilmiş ve cumartesi günü de gömülmüştür. Hıristiyanlıkta Hz. İsa’nın öldükten sonra dirildiği ve göğe çıkarıldığına inanılan Paskalyada oruç tutulması önemlidir. Paskalya öncesinde iki gün oruç tutmak, dindar Hıristiyanlar arasında yaygın bir uygulamadır.

Yahudiler için: Yahudilik'te en önemli iman esasını, Allah'ın varlığına ve birliğine olan inanç teşkil eder. O'nun birliği, yaratılmamışlığı, evvelinin ve sonunun bulunmayışı, her şeyi bilişi, bütün varlıkların Yaratan'ı oluşu, vb. gibi Allah inancı vardır. Tevrat’ta bazı günlerde oruç tutulması emredilmektedir. Yahudilikte oruç nefsi terbiye etme ve bazen de acı çekme aracı sayılırken, bazen de Allah’a yaklaşma aracı olarak kabul edilmektedir. Tevrat’a göre, Hz. Musa Tur Dağında 40 gün 40 gece kalmış ve bu süreyi oruç tutarak geçirmiştir. Yahudiler, Allahın kendilerine felaketler verdiğine inandıkları dönemlerde sürekli oruç tutardı. Yahudilikte oruca çocuklar, 12. yaşlarından bir ay alınca başlar. Yahudilikte tutulması gerekli görülen tek oruç Yom Kippur adı verilen keffaret orucudur. Kippur pişmanlık anlamındadır. Yahudiler bu günde günahlarından pişman olurlar. Allah da onları affeder. Yom Kimpur İbranicede tövbe günü anlamındadır. Yahudilerin en büyük ibadet günlerinden olan Kippur, büyük oruç günü olarak kabul edilir. Yom Kippur denen ve 19 Nisan’da başlayıp ve bir hafta süren Pesah Bayramı orucu ise genellikle Hamursuz Bayramından sonra gelen pazartesi ve perşembe günleri tutulur. Yahudilikte Yom Kippurda oruç tutmak şarttır. İmsak önceki akşam güneş batarken başlar. O gece ve ertesi gün ilk iki yıldız görününceye kadar da yemek içmek yasaktır. Bu süre yaklaşık 25 saattir. Yom Kippur orucunun Hz. Musa’nın Allahtan buyruklarını almak üzere Tur Dağına gittiğinde Yahudilerin altın bir buzağıya tapınmalarından ötürü tutulduğu anlaşılmaktadır. Yahudilerde oruç genellikle şafağın sökmesinden ilk yıldızın görülmesine kadar sürer.

 

Kaynak: Seyyar, Ali ve diğerleri; MANEVÎ BAKIM AKTİVİTELERİ: “DEMANSLI YAŞLILAR İLE MANEVİ BAKIM AKTİVİTELERİ”; (8. Bölüm); Demanslı Yıllara Değer Katan Aktiviteler; İstanbul Büyükşehir Belediyesi; Sağlık ve Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı; İstanbul Darülaceze Müdürlüğü; İBB Basım evi; 1. Basım; Mart 2009.

 

 

Özel Arama

 

SONNOTLAR

[1] Prof. Dr. Ali SEYYAR, Sakarya Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi, Sosyal Siyaset Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi.

[2] Uzm. Dr. Mustafa KARAGÖZ, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Darülaceze Tıp Merkezi, Psikiyatri Uzmanı.

[3] Fatih AKSU, Sosyolog.

[4] Gülüşan UÇAR, Hemşire.

[5] Zahreddin HAMDEMİRCİ, Bakım Personeli.